Büyük Güven Krizinde Liderlik

“2026 yılı zorlu bir yıl olacak arkadaşlar”
Yaklaşık 20 yıldır iş hayatının içerisindeyim. Bir sonraki sene ile ilgili benzer konuşmaların yapılmadığı bir yıl hatırlamıyorum. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse sanki bu sefer diğerlerinden farklı. Global bağlamda da, bölgesel ve ulusal olarak da işler karışık, düzlem belirsiz ve değişimin hızı baş döndürücü hızda.
2026 ve sonrası hakkında yazılacak her kelimede bütün bu değişimleri göz önünde bulundurmak çok önemli.
NEFESİNİ TUTMUŞ BİR DÜNYA
Yapay Zeka Gelişimi: Hakkında konuşmak
tan çok sıkıldık ama biraz daha konuşmak zorundayız. Yapay zeka diğer hiçbir teknolojinin yakınından bile geçemeyeceği bir hızla iş hayatının içerisine giriyor. Süreçlerin önemli ve vazgeçilmez bir bileşeni haline geliyor. Ölçeklenebilirliği açısından diğer devrimlere (dijital devrim, endüstri 4.0 devrimi vb.) fark atan yapay zeka devrimi “ben yakın gelecekte hangi yetkinliklerim ile para kazanacağım?” sorusunu milyonlarca insanın gündemi haline getiriyor. Hiçbir açıklama, hiçbir projeksiyon tedirginliğimizi gidermiyor.
Ekonomik Dalgalanmalar: Kimi iktisatçılar global ekonomi açısından denizin bittiğini düşünüyor.Sonsuz bir büyüme kurgusu üzerine kurulu Dünya ekonomisi kendi teorik sınırlarına ulaştı mı bilmiyoruz. Ancak ülkeler bazında büyümenin her yıl daha da zorlaştığını görüyoruz. Bu zorluklar politikacıları daha büyük riskler almaya itiyor.
Küresel Savaş Riskleri: Küçük ulus devletlerden büyük küresel güçlere kadar ekonomik sığlık herkesi daha riskli kararlar almaya itiyor. Dünya yılda birkaç kez büyük çatışmaların eşiğinden dönüyor. İç içe geçmiş ekonomik denklemler 21.yüzyılın ortasında canlı yayında izlenen bir soykırımı bile durdurmayı imkansız hale getiriyor. Soykırım bir avuç duyarlı entellektüelin gündemi olarak kalıyor.
Demografik Trendler, Yeteneğin Mobilizasyonu: Yaşlanan nüfus, yetenekli çalışanların uluslararası hareketliliği, göç dalgaları kültürel entegrasyonu önemli bir konu haline getiriyor.
ŞAŞIRMAKTAN YORULMUŞ BİR TÜRKİYE
Asgari Ücrete Yakınsama: DİSK-AR verilerine göre 20 yıl önce asgari ücretin 2.24 katı olan ortalama ücret artık asgari ücretin sadece 1.38 katı. Tüm sektörlerde ücretler asgari ücrete doğru yakınsıyor. Satın alma gücündeki dramatik düşüş tüm beyaz yaka çalışanlar için daha düşük standartlarla hayatı yeniden tasarlamayı zorunlu kılıyor. Bu gerçekliğin eden olduğu anlam boşluğunu kurumların doldurması ise her geçen gün zorlaşıyor.
Kariyer Yollarındaki Daralma: Ekonominin dinamosu olan otomotiv, ağır sanayi, tekstil gibi sektörler yüksek faiz ve düşük kur denkleminde yeteri kadar büyüyemiyor. Bu zorlu koşullarda sermaye durmayı ve beklemeyi seçiyor. Emekliler çalışmaya devam ediyor. Sayısı azalan kariyer fırsatları çalışanlara inandırıcı ve heyecan verici gelmiyor.
Bölgesel Riskler ve İç Siyaset: Eğitim katılımcılarının kahve molalarında alışkanlık gereği tuvaletten önce haber sitelerine girdiği bir ülkedeyiz. Hem iç siyasetin elektriği hem de bölgesel riskler geleceğe dair endişelerimizi büyütüyor. Yarın ile ilgili endişelerin ışığında işe ve başarıya odaklanmak inatçı bir çaba gerektiriyor.
Büyük Güven Problemi: ASAL’ın araştırmasına göre Türkiye’de hukuka güvenenlerin oranı %33, merkez bankasına güven oranı %31, ÖSYM’ye güven oranı %27. Elimizde bir meta veri yok ama şirketlere ve yöneticilere güvenin de bu oranlardan yüksek olmadığını gözlemliyoruz.

ŞİRKETLERDE ROTA YENİDEN OLUŞTURULUYOR (HER AY)
Sisli bir havada, hatta fırtınanın ortasında pusulasız ve navigasyonsuz yol bulmaya çalışan kurumlar stratejik git-gel’ler, yüksek gerilimli toplantılar, bıçak sırtı finansal göstergelerle her ay yeniden rota oluşturuyor.
Tüm bu belirsizlikler içerisinde liderler çalışanların güven, stabilite, refah ihtiyacı ile hissedarların hızlı sonuç, büyüme ve mükemmellik ihtiyaçları arasında köprü kurmaya çalışıyor. Bu zorlu görev pek çok yetkinliği eş zamanlı olarak ortaya koymayı gerektirse de bazı kilit yetkinlikler bir zorunluluk haline geliyor.
1. Güven Kültürünü İnşa Etmek
2026’ya girerken küresel ve bölgesel istikrarsızlık, ekonomik dalgalanmalar ve şirket içi politikalar çalışanlarda ciddi bir “büyük güven problemi” yaratıyor. Bu koşullarda liderlerin güven kültürünü bilinçli bir stratejiyle inşa etmeleri hayati önem taşıyor. Güven; sadece çalışan bağlılığı ve motivasyonu artırmakla kalmıyor, aynı zamanda kriz anlarında hızlı karar almayı ve dayanıklılığı da güçlendiriyor.
2. Yapay Zekâ Okuryazarlığı ve Farkındalığı
Yapay zekâ 2026’da neredeyse her sektörde belirleyici bir faktör. AI entegrasyonu sadece verimlilik aracı değil, aynı zamanda etik kararlar, veri güvenliği ve iş gücü dönüşümü gibi konularda yeni sorumluluklar getiriyor. İyi promptlar yazmanın ötesinde veri biliminin, makine öğrenmesinin temel mekanizmalarını da bilen sahip liderler, hem teknolojinin sunduğu fırsatları yakalayabiliyor hem de çalışanlarının kaygılarını yöneterek şirketlerini sürdürülebilir bir şekilde dönüştürebiliyor.
3. Paydaşlarla İş Birliği ve Açık İletişim
Bölgesel riskler, tedarik zinciri belirsizlikleri ve demografik trendler nedeniyle şirketler artık daha karmaşık paydaş ağlarıyla çalışıyor. Kurum içinde de departmanlar arası duvarlar inceliyor. Müşteriler, tedarikçiler, diğer departmanlar ve yatırımcılar arasında güvene dayalı, şeffaf bir iletişim kurarak riskleri azaltmaya ve ortak değer yaratmaya odaklanan liderler değişimden kazançla çıkabiliyor. Açık iletişim ve güçlü iş birliği, itibar yönetiminden krizlere hızlı müdahaleye kadar pek çok alanda fark yaratıyor.
4. Duygusal ve Sosyal Zeka
Asgari ücrete yakınsama, kariyer olanaksızlıkları ve satın alma gücü kayıpları çalışanların duygusal yükünü artırıyor. Şirketler kıt kaynakları ile bağlılığı arttıracak cazip yan haklar, kariyer olanakları yaratmakta zorlanıyor. Bu nedenle ekipler empati kurabilen ve sosyal bağları güçlendirebilen liderlere ihtiyaç duyuyor. Duygusal ve sosyal zekâ, sadece insan ilişkilerini yönetmek için değil, aynı zamanda kriz anlarında çalışanların güvenini korumak ve şirket kültürünü istikrarlı tutmak için kritik bir yetkinlik haline geliyor.
5. Yeniliklere Açıklık ve Cesaret
Ekonomik belirsizlik, zorlu maliyet hedefleri ve dönüşmeyen kurum kültürleri liderleri riskten kaçmaya itse de yeniliklere açık ve cesur liderler, belirsizlik ortamında fırsatları yakalayarak kurumlarını geleceğe taşıyabiliyor.
Kaynaklar:
ttps://turkiyeraporu.com/arastirma/kamu-kurumlarina-guven-toplumun-en-guvendigi-kurum-hangisi-15695/
https://arastirma.disk.org.tr/wp-content/uploads/2023/12/ASGARI-UCRET-2024-RAPOR.pdf
https://www.mckinsey.com/capabilities/quantumblack/our-insights/the-state-of-ai