Aidiyet, anlam ve gelişim

Bugün 22 yaşında olsam bir kurumdan ne beklerdim?
Bu soruyu bir X kuşağı 20’li yaşlarında sorsaydı, “bir kuruma nasıl katkı sağlardım” diye sorabilirdi. Bir Y kuşağı ise, “bu kurum bana neler katar” diye sorabilirdi. Ama gelin kuşaklardan bağımsız olarak objektif bir gözle, bugünün iş hayatı profesyonelleri olarak empatik bir bakışla düşünelim: Bugün bizler tekrar 22 yaşında olsak, bir kurumdan ne beklerdik?
Genç çalışanlarla yaptığımız mülakatlar, mentorluk seansları ve gözlemlerimizde ortaya çıkan şeyler çok net: Değerli hissetmek, anlaşılmak ve gelişmek.
Bu ihtiyaçlar, bizim 10–15 yıl önceki deneyimimize kıyasla çok daha görünür bir boyutta öne çıkıyor. Neticede çok daha fazla teknolojik imkanla, memnun edilmek için çok çaba sarf eden helikopter ebeveynlerle büyümüş bir nesil ile çalışıyoruz. ‘Sigortalı bir işim olsun yeterli’ bakış açısı tarihin tozlu sayfalarında kayboldu. Staja kabul görmek yeterli iken, artık stajda sadece 1 departmanı gördüğü için yeterli seviyede memnun olmama sorunsalı vuku buluyor. Eh daha 7 yaşında piyano, bale, drama ile yeteneklerini keşfetmeye çalışan çeşitliliği deneyimlemiş bir genç tek departman deneyimleyerek nasıl memnun olsun? 🙂
Tüm bu yaşam döngüsü farklılıkları ışığında; anlamlı iş, gelişim fırsatları ve değer görmek, genç profesyoneller için bir “beklenti” değil, neredeyse bir “ön koşul” haline geldi.
Örneğin Deloitte 2025 Küresel Gen Z ve Milenyum Araştırması, Gen Z çalışanlarının kariyer hedeflerinin liderlik pozisyonlarından çok öğrenme ve gelişim fırsatlarına odaklandığını gösteriyor. Ayrıca, Gen Z ve milenyum çalışanlarının %74’ü, işlerini yaparken yapay zeka teknolojilerinin etkisini hissedeceklerini düşünüyor ve bu değişime uyum sağlamak için beceri geliştirmeye önem veriyorlar. Harvard Business Review’da yapılan bir araştırma da, Gen Z’nin işyerinde kendilerini değerli hissetmek ve anlam bulmak istediklerini, bunun iş tatmini ve bağlılıklarını artıran önemli bir faktör olduğunu gösteriyor.
Ve belki de mesele, Z kuşağını anlamak değil; hepimizin 20’li yaşlarındaki halimizi bugünün fırsatları ile yeniden hatırlamak.
Peki bu ihtiyaçları kurumun sağlaması çok mu zor? Yetkinlik bazlı işe alım ve yapılandırılmış mentorlük programları ile çok da mümkün.
• Mentorluk programları, genç çalışanlara değerli hissettirdiği gibi gelişimlerini de destekliyor.
• Tersine mentorluk, kuşaklar arası köprüler kurarak karşılıklı öğrenmeyi güçlendiriyor.
• Beceri geliştirme fırsatları, genç profesyonellerin işi sorgulama eğilimini verimli bir öğrenme sürecine dönüştürüyor.
Kurumlar, çalışanların bu ihtiyaçlarına dokunan çözümler ürettiğinde birlikte çalışmak çok daha verimli ve keyifli oluyor. Üstelik onların yenilikçi bakış açıları şirketlere ciddi katkılar sağlıyor.
İşe alım ve yetkinlik bazlı mülakatların önemi:
• Doğru yeteneği doğru işle buluşturmak
• Gelişim alanlarını daha mülakat aşamasında tespit etmek
• Güçlü yönleri öne çıkaracak pozisyonlarla eşleştirmek
Sohbet havasındaki mülakatlar tek başına yeterli değil. Yetkinlik bazlı mülakat yaklaşımları, adayın potansiyelini ve gelişim alanlarını ortaya koyarak şirketlere büyük fayda sağlıyor.
💡 Biz de bu doğrultuda **yetkinlik bazlı mülakat eğitimimiz** ve **mentorluk programı tasarımlarımız** ile hem genç yeteneklerin gelişimini destekliyor hem de yöneticilerimizi bu dönüşüme hazırlıyoruz.